NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
244 - (798) حدثنا
قتيبة بن سعيد
ومحمد بن عبيد
الغبري. جميعا
عن أبي عوانة.
قال ابن عبيد:
حدثنا أبو عوانة
عن قتادة، عن
زرارة بن
أوفى، عن سعد
بن هشام، عن
عائشة. قالت:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "الماهر
بالقرآن مع
السفرة
الكرام
البررة. والذي
يقرأ القرآن
ويتتعتع فيه،
وهو عليه شاق،
له أجران".
[ش
(الماهر
بالقرآن) هو
الحاذق
الكامل الحفظ.
الذي لا يتوقف
ولا يشق عليه
القراءة،
لجودة حفظه
وإتقانه. (مع
السفرة
الكرام
البررة)
السفرة جمع
سافر، ككتبة
وكاتب.
والسافر
الرسول. والسفرة
الرسل لأنهم
يسفرون إلى
الناس
برسالات الله.
وقيل: السفرة
الكتب. والبررة
المطيعون. من
البر. وهو
الطاعة.
(ويتتعتع فيه)
هو الذي يتردد
في تلاوته،
لضعف حفظه، فله
أجران: أجر
بالقراءة،
وأجر بتتعتعه
في تلاوته
ومشقته].
{244}
Bize Kuteybetü'bnü Saîd
ile Muhammed b. Ubeyd el-Guberî hep birden Ebû Avâne'den rivayet ettiler. İbnü
Ubeyd Dediki: Bize, Ebû Avâne^ Katâde'den, o da Zürâratü'bnü Evfâ'dan, o da
Sa'd b. Hişâm'dan, o da Aişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«Kur'ân'da mahir olan
sefere denilen kerîm ve muti' Nebilerle beraber olacakdır. Kur'ân-ı kekeleyerek
güç hâl ile okuyana ise iki ecir vardır.»
buyurdular.
(798) وحدثنا
محمد بن
المثنى. حدثنا
ابن أبي عدي
عن سعيد. ح
وحدثنا أبو
بكر بن أبي
شيبة. حدثنا
وكيع عن هشام
الدستوائي.
كلاهما عن
قتادة، بهذا
الإسناد. وقال
في حديث وكيع
"والذي يقرأ
وهو يشتد عليه
له أجران".
{….}
Bize Muhammedü'bnü'I-Müsennâ
rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Adiyy, Saîd'den rivayet etti. H.
Bize Ebû Bekir b. Ebî
Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Vekî', Hişâm-ı Destevâî'den naklen
rivayet etti. Her iki râvî Katâde'den bu isnâdla, rivayette bulunmuşlardır.
Vekî'in rivayetinde:
«Kur'ân okumak zor
geldiği hâlde, onu okuyana iki ecir vardır.» buyurmuşdur.
İzah:
Bu hadîsi Buhari ile
Ebû Dâvûd Kitâbu't -Tefsîr» de: Tirmizî ile. Nesâî «Fedâilü'l-Kur'ân» da: İbni
Mâce «Sevâbü'l-Kur'ân» da muhtelif râvilerden tahrîc etraişlerdir.
Kur'ân'da mahir
olmakdan murâd: İşlek hafız olmakdır. Mükemmel hafız olanlar Kur'an-ı Kerîm'i
okurken hiç bir güçlük çekmezler. Böyleleri kıyamette sefere-i kiram ile
beraber olacaklardır. Sefere: Sâfir'in cem'idir. Safir: Râsûl demekdir.
Sefere'den murâd da, Peygamber'lerdir. Allah'ın emirlerini tebliğ sadedinde
sefer ettikleri için kendilerine bu isim verilmişdir.
Bâzıları: «Sefere'den
murâd: amelleri yazan meleklerdir.» derler.
Berara: Mutî'ler
manasınadır. Bu kelime «birr» den alınmışdır. Birr : tâat demekdir.
Ta'tea : Tereddüt ve
meşakkatle okumakdır. Böylesine iki ecir verilmesi, biri Kur'ân okuduğu: biri
de meşakkat çektiği içindir.
Kurtubî diyor ki:
«Kur'ân-ı hafız olduğu hâlde okuyan kimsenin Nebi'lerle beraber bulunmasının
mânâsı nedir? dersen: ben de derim ki: Bunun iki. mânâsı vardır.
1 : O kimsenin kendine
mahsûs yerleri olur: orada meleklerle arkadaşlık eder. Çünkü Allah'ın kitabını
yüklenmek hususunda o da meleklerin sıfatlarıyla mevsûfdur.
2 : Hâfız-u Kur'ân olan
kimse, melekler gibi amel etmiş: onların yolunu tutmuşdur. Onun için onlarla
beraber olacakdır.»
Kur'ân-ı Kerîm'i
güçlükle okuyanlara iki ecir verilmesinden, onların kâmil hafızlardan daha çok sevap
kazanacakları mânâsı çıkarılamaz. Çünkü Nebilerle veya meleklerle beraber
olmanın ecr-u mükâfatı şüphesiz ki daha çokdur. Bu zevata bundan başka birçok
sevaplar vardır. Sefere-i kirâm'la beraber olmak hafızlardan başka kimse için
müyesser değildir. Binâenaleyh Kur'ân-ı Kerîm'i onlar derecesinde hifz-u
itkanla okuyamıyanlar hiç bir zaman onlar kadar sevaba nail olamazlar.